Art Psikoloji
Günümüzde aile içi şiddet tedavisi çok geniş bir kapsama sahip olan tedavi şekilleriyle uygulanmaktadır. Aile içi şiddet, her eğitim seviyesindeki aile yapılarında görülebilir. Ev içi şiddete maruz kalan kadın ve çocuklar gibi erkeklerin de aynı durumu yaşamaları söz konusu olabilir. Kişilik bozuklukları, maddi sorunlar, stres, sağlık sorunları, diğer aile bireyleri gibi birçok etken aile şiddete zemin hazırlayabilir.
Şiddet eğilimli birey, ortada geçerli bir sebep olmasa bile şiddet gösterebilir. Tedaviye direnç gösteren birçok kişi, bu şiddeti yaşamındaki herkese uygular. Kendini haklı çıkarmak için genelde bahaneler üreten bu kişilerin ve şiddete maruz kalan kişilerin tedavi edilmesi oldukça önemlidir.
Kıskançlık, agresiflik, güvensizlik, sosyal engellemeler gibi birçok durumla kendini gösteren şiddet, sadece fiziksel değil psikoloji ya da ekonomik olabilir.
Çocuklar, yaşlılar ve partnere uygulanan aile içi şiddet tedavisi gereken bir problemdir. Aile fertleri, aynı evde yaşayan kişiler ve akrabalar aile içi şiddete maruz kalabilir. Bu yüzden şiddeti sadece fiziksel olarak ele almak doğru değildir. Bazen aile yaşantısında bazen de iş yaşamında şiddet görülmesi söz konusu olabilir.
Fiziksel şiddet, kişinin karşısındaki bireye bedensel olarak zarar vermesi ve canını yakması, dövmesi şeklindedir. Cinsel şiddet, cinsel ilişkiye zorlama, tecavüz, yabancı maddelerle işkence etme, zorla cinsel ilişkiyle ilgili yayın izletme olarak geniş bir kapsamdadır.
Sözel şiddet olarak nitelendirilen hakaret ve tehdit, sosyal blokaj ve değerli eşyalara zarar vermek şiddetin üç farklı türüdür. Genelde erkekler şiddeti uygulayan, kadın, çocuk ve yaşlılar ise şiddete uğrayan rollerinde olmaktadır.
Ekonomik şiddet de genelde kişilerin aile yaşantısını olumsuz etkileyen bir şiddet türüdür. Bu durumda kişinin ekonomik özgürlüğünün kısıtlanması ve ihtiyaçlarının karşılanmaması söz konusudur.
Hangi türde olursa olsun şiddete uğramak, kişiye zarar verir. Aşağılanmışlık duygusu, değersizlik hissi ve sevilmeme kişinin özgüvenini de azaltır. Çocuklara uygulanan şiddet de gelişim açısından oldukça olumsuz sonuçlara neden olabilir. Korkunç rüyalar, uykusuzluk ve sosyal uyumsuzluk şiddete maruz kalan kişinin yaşadığı problemlerdendir.
Aile içi şiddete maruz kalan birinin bu durumu başkalarıyla paylaşmaktan çekinmemesi ve buna maruz kalmak zorunda olmadığının bilincinde olması gerekir. Psikolojik desteğin önemli olduğu bu süreçte, kişinin gerekirse içinde bulunduğu yaşam koşullarını değiştirmesi gerekebilir. Saldırgan davranışlarda bulunan bireylerin “normal” olmadığı bilinmeli ve gerekirse kollu kuvvetlerinden yardım istenmelidir.
Şiddet normal bir durum değildir. Bu yüzden şiddete maruz kalan kişinin psikolojik destek alması önemlidir. Gerekirse psikiyatrik tedavi beraberinde alınan psikolojik tedavi, şiddet mağdurlarının farkındalık kazanması ve rehabilite edilmesi açısından önemlidir.
Bilim insanları aile içi şiddet tedavisi konusunda ilişki terapileri de vermektedir. Şiddet gösteren bireyin de tedaviye ikna edilmesi gerekir. İkna edilen bireylerin aynı davranışları tekrarlama olacağının olup olmayacağı bu seanslarda daha net bir biçimde ortaya çıkabilir.
Aile içi çatışmalarla başlayan şiddet süreci, ilerlediğinde cinayetle sonuçlanabilir. Bu tür krimonolojik durumların erkenden tespit edilmesi mümkün olmaktadır. Saldırgan davranışlar, öfke kontrolsüzlüğü, fiziksel ve cinsel şiddet gibi durumlarda mağdurun en kısa sürede destek alması ve çözüm araması gerekmektedir.
Toplum ruh sağlığı merkezleri, kadına şiddeti önleme merkezleri gibi birçok kurumun yanı sıra psikiyatrik ve psikolojik destek gerektiren durumlar da yaşanabilir. Şiddete maruz kalıyorsanız, buna daha fazla izin vermemeli ve size en yakın psikolojik danışmandan destek almalısınız.